Evlilik Öncesi Dikkat Edilmesi Gerekenler
En güzel evlilik “akıllı görücü usulüyle yapılandır. Kızı da erkeği de tanıyan, aklı başında kişilerin “Bunların şu yönleri birbirine pek uyuyor, bunlar birbirleri ile mutlu olabilirler.” diye birbirine yakıştırdığı çiftler çok zaman mutlu olur. Burada en hassas nokta; aracıların muhakeme gücü yüksek, akıllı kişilerden olması.
“Oğlan serseri, kız da dindar, bunları evlendirelim de kız oğlanı yola getirsin…” yahut “Oğlan Efendi, kız da dik başlı, bunlar birbirlerini idare ederler…” gibi sakat mülahazalarla birbirine yakıştırılan geçimsiz gençler, bir tarafın kusuru saklanarak evlendirilenler, daha doğrusu başı yakılanlar var. Böyle görücüler, kimseleri görmesin… Ayrıca ticaret ve evlilik aracılığında kusurları saklamak vebaldir. Bir tarafın zarar göreceği belli ise uyarmak gerekiyor. Kusuru saklayarak aracı olmak ise daha büyük bir vebal…
Büyük şehirlerde akrabalık bağları zayıfladığı, komşu komşuyu tanımaz olduğu için, görücü usulü evlilikler de azaldı. Gerçi modern olmak adına görücü usulü evliliklere burun kıvrılmaya başlandı, gençler artık büyük aşklarla evlenmek istiyorlar. Fakat bir yandan “Birileri aracı olsun da evlenelim…” diyen gençlerin sayısı da az değil. Onlara yardımcı olacak iyi bir sistem kurmak lazım.
Artık İnternet’te tanışıp evlenmek moda oldu. Oysa en riskli evlilik modeli bence bu. Hakkında hiç bilgi sahibi olmadığın, ailesini, geçmişini hiç bilmediğin bir insanla hayata başlamak oldukça riskli. Bazen bekâr zannederek evlendiği kişinin, daha önce evlenip ayrıldığını, evlendikten çok sonra öğrenenler var. Bir de yazı insanı çok yanıltabilir. Bir yazardan çok daha usta olan İnternet yazıcıları var. Dikkatli olmak gerek, en azından iyi bir araştırma yapmak lazım. Zaten internet evliliklerinin hüsranla biteni çok. Tabii ki hepsi değil, mutlu olanlar da vardır mutlaka; fakat diğerlerini o kadar çok ve sık duyuyoruz ki…
Velhasıl bir şekilde tanışıldı, evlilik niyeti ile görüşülmeye başlandı. Eskiden bir-iki kez görüşülür, karar verilirdi; şimdi aylarca görüşülüyor. İlk görüşme iyi geçmişse, fakat karar verilmemişse birkaç görüşme daha yapılabilir. Ne var ki çok fazla görüşmelerin sonu üzücü olabiliyor. Dinî bakımdan da doğru değil. Bu yüzden ilk görüşmelerde sevmediyseniz, hoşnutsuzluklar çoksa “Tanıdıkça sever miyim?” gibi bir ham hayalle yahut ailenizin baskısıyla görüşmeye devam etmeyin. Hiç kimsenin gönlü oyuncak değil.
Beş altı ay, hatta bir yıl görüşüp sonrasında “Sevemedim…” yahut “Biz seninle yapamayız…” diyen erkekler var. Kadınlar erkeklerden daha hissî oldukları için, çabuk bağlanabiliyorlar; genç kız hayalinde evini döşemiş, hatta çocuğuna bile isim koymuşken terk edildiğinde, çok fazla üzülüyor.
Erkekler! Arkanızda kırık bir gönül bırakmayın, ah almayın…
Görüşmelerin baş başa değil de aile veya arkadaş çevresi gibi başkalarının da olduğu bir yerde yapılması karşınızdakinin davranışlarını gözlemek bakımından iyi olur.
Boşanmış kişilerin yeni evlilik adımlarında daha dikkatli olmaları gerek. Onların konuşacağı mevzular çok daha farklı olacaktır. Eski eşler, çocuklar, eşlerin çocukları ile temasları, mesuliyetleri… Baştan açıkça konuşulmalı.
Aşk evliliklerinde kişi karşısındakinin her şeyini hoş görüyor; fakat aşkın kör olan gözü, aynı evde yaşamaya başlayınca açıldığı için, karı-koca birbirine yanlış davranıyorsa aşk da çabuk bitiyor.
Bilhassa ilk görüşmelerde şunlara dikkat etmek lazım:
1- Güzelliğe ya da yakışıklılığa aldanmayın, yanıltıcı olabilir. Sizi rahatsız eden, sebebini açıklayamayacağınız bir şey bile varsa, uzak durun: İlk görüşte hoşlanmak çok mühim. Hoşlanmak; güzellik veya yakışıklılıkla alakalı bir durum değildir: Ruhların uyuşması, iki kişinin yaydığı elektriğin birbirini tutmasıdır. “Evet, ben bu kişiyle ömrümü geçirmek isterim, çocuklarımın annesi (yahut babası) o olsun, isterim.” diyebilmektir. Sevmek için güzellik gerekmiyor. İlk gördüğünüzde itici gelmişse, oradan uzaklaşmak istemişseniz, dikkatli olun. Kanınız kaynadıysa da küçük detaylara takılmayın.
2- Beklentilerinizi çok yüksek tutmayın: Siz mükemmel olmadığınız gibi karşınızdaki kişinin de mükemmel olmasını beklemeyin. Gördüğünüz hatalar, sizi aşırı rahatsız edecek şeyler değilse gözünüzde büyütmeyin.
3- Önceliğinizi belirleyin: Sizin için en mühim nokta ne? Dindarlıksa o yönden değerlendirin. Namaz saati kalkıp namazını kılıp kılmadığına dikkat edin. Dindarlık sadece ibadet değil elbette. Temizlik, nezaket… Kısacası, güzel ahlak… Yere çöp atan, hayvana ve çevreye saygısı olmayan insanlardan uzak durun. Bir cemaate mensupsanız öncelikle kendi cemaatinizden olmasına özen gösterin. Bir tasavvuf cemaatine mensup birinin, tasavvufu inkâr eden biri ile anlaşması zordur.
4- Kendinizi olduğunuzdan farklı göstermeyin, dürüst olun: Sevgili Peygamberimiz: “Bizi aldatan bizden değildir…” demiştir. “Dürüst olursam kabul etmez.” gibi korkulara kapılmayın. Boşanmışsanız, ilk evliliğinizden çocuklarınız varsa “Bekârım…” diye kimseyi kandırmayın. Sizi olduğunuz gibi kabul etmeyen biriyle evlenmeyin. İlerde “evet” demeyeceğiniz şeylere tanışma devresinde “evet” demeyin, kendinizi yanlış tanıtmayın. Neleri sevip sevmediğinizi açıkça söyleyin. Maddi hususları mutlaka konuşun. Parayı tasarruf etmeyi seven biriyle, harcamayı çok seven birinin anlaşması da oldukça zordur.
5- Aile unsuru ihmal edilmemeli: Karşınızdaki kişinin ailesinin de sizin hayatınıza dâhil olacağını unutmayın: Gençler “Biz anlaşırsak gerisi boş…” diye düşünüyorlar; fakat ailelerin de pek çok bakımdan anlaşması da şart. Ailelerin birbirine kültür olarak denk olması çok iyi olur. Evin biricik nazlı kızı, “Âşık oldum…” diyerek gidip kendi kültürüne uymayan on çocuklu kalabalık bir ailenin oğlu ile evlenirse işi çok zor. Gelen, giden, yatıya kalan, evden eksik olmayan misafirler yüzünden evlilikleri yıkılan çiftler var. Gönlünüzün taşıdığını bünyeniz taşımayabilir, şansınızı zorlamayın. Baştan gözünüz kesiyorsa ona göre kabul edin.
6- Evliliklerde “kaynana” faktörü göz ardı edilmemeli: Erkekler! Annesine çok düşkün kızlarla evlenmeyin. Annesinin evinden gelmez ki kendi yuvasını kursun. İlk görüşmelerde kendini belli eder. Annelerinin evinin hemen yakınından ev isterler, annelerine ne kadar düşkün olduklarını söyleyip dururlar. Bu kızların evlenmemesi lazım aslında.
Kızlar! Anne sözünden çıkmayan erkeklerle evlenmeyin! Erkeğin kendi kişiliği, karakteri oturmuş olmalı… Annesini sevmeli, saymalı; fakat annesinin ağzına bakmamalı. Erkek ailesi ile birlikte otursa bile eşi ile ilişkisinde kendi söz hakkı olmalı.
Çok hassas bir denge bu. Annesine saygısı olmayan, annesini azarlayan bir erkekle de hiç evlenmeyin. Size de kaba davranır. Vefası olmayanın sefası da yoktur.
Taraflardan birinin ailesinin ihtiyacı olması dolayısıyla onlara yardım için yakın oturulması gerekiyorsa o zaman baştan konuşulmalı.
7- Her istediğinize “olur” diyen kişiden şüphelenin:
Kızlar! Her dediğinize “evet” diyen, kadın boyunduruğuna girmeye hazır erkeklerden uzak durun: Akıllı bir erkek ne körü körüne “evet” der ne de “hayır” der. Ölçer biçer, uygunsa “evet” der, değilse “hayır” der. Her dediğinize “olur” diyen bir erkek bir müddet sonra gözünüzde değerini kaybeder. Kaba erkeklerden de çok kırılgan kadınsı erkeklerden de gördüğünüz yerde kaçın.
Erkekler! İddiacı, inat, erkeksi, dediğim dedik, çokbilmiş kızlardan uzak durun. Kadına bilgi yakışır; fakat bilgiçlik hiç çekilmez. Birlikte yaşayacağınız bir kadın mı, yoksa yarışacağınız bir kadın mı istiyorsunuz, iyi karar verin.
8- Denklik konusuna dikkat etmeye çalışın: Özellikle nesep, dindarlık, tahsil, meslek ve maddiyat konularında eşlerin birbirine denk olup olmayacağına dikkat edilmelidir. Tam denklik olmasa bile erkeğin bu konularda kadından geride olmaması mümkünse bir adım önde olması uyum açısından kolaylık olur.
Üniversite mezunu bir kızla ortaokul ya da lise mezunu bir erkeğin anlaşması zor olabilir. Ancak okumayı seven, çok okuyan bir erkek, aradaki farkı kapatabilir.
9- Görüştüğünüz kişinin sözlerine içinizden yorum yapmayın: Karşı tarafı iyi dinleyin, kendi kendinize yorumlamayın. Anlamadığınız ve takıldığınız noktaları mutlaka sorun. Mesela genç kız “Ben biraz şımarığım…” diyorsa şımarıktır, bunu iyiye yormayın. Ya da erkek “Ben ukalayım…” diyorsa ukaladır; siz de “İyi, farkındaysa dozunu ve ayarını biliyordur, söylemesi mütevazılığını gösterir…” gibi iç yorumlara girmeyin, yanılırsınız, sonra çok üzülürsünüz.
10- Detaylı soru sormaktan çekinmeyin: “Ben hürriyetime düşkünüm.” diyorsa “Nereye kadar ve evlilik içinde ne kadar serbestlik istiyorsun?” diye sorun, bu hususta kendi fikir ve tercihlerinizi söyleyin.
Son olarak, toparlama babından; karar verdikten sonra nişanlılık devresini çok uzun tutmayın. Daha evlenmeden, çok fazla görüşüp mesajlaşarak birbirinizden bıkmayın. Nişanlılık günlerinde evlilik hayatı ile ilgili eğitimlere katılın.